İmamoğlu’ndan Erdoğan’a: “İstiyor Ki, Her Şeyi Ona Teslim Edelim. Neyse; Biz Onu Yavaş Yavaş Emekli Etmeye Hazırlanıyoruz Merak Etmesin”

Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şehrin yedinci tepesi olarak tanımlanan Kocamustafapaşa Tepesi’nde konumlu tarihi Bulgur Palas’ı, İstanbulluların kullanımına açtı. İstanbul’un tarihinin en çok restorasyon yapılan dönemini yaşadığını belirten İmamoğlu, “İstanbul’un çehresini değiştiriyoruz. İstanbul’un tarihi ve turistik değerlerine yeniden, daha güçlü bir şekilde kazandırıyor, aynı zamanda değer katıyoruz. Bugün İstanbul’un hizmet alması için farklı görüşleri olanlar var. Ne diyorlar? İlla hükümetle belediye, aynı partiden olmalıymış. Bak sen. Bak sen. Seçim yapmayalım o zaman. Muhtarlar da gitsin otursun evinde. İstiyor ki, her şeyi ona teslim edelim. Neyse; biz onu yavaş yavaş emekli etmeye hazırlanıyoruz, Merak etmesin. Yıllarca İstanbul’u, hükümetle el ele yönettiler. O şımarıklık, o kibir, İstanbul’un her köşesini ihmale boğdu” dedi.

İBB iştirak şirketleri KİPTAŞ, İGDAŞ, İstanbul İmar AŞ, İSTAÇ ve İSTON girişimiyle; kentin hafıza tarihi açısından çok değerli bir yapı olan ve yıllardır kaderine terk edilen Bulgur Palas’ı 2021 yılında satın alındı. İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı’na bağlı İBB Miras ekipleri, tarihi yapıyı, KİPTAŞ koordinasyonunda titiz bir çalışmayla restore etti. Tarihi yapı; 135 kişilik kütüphanesi, sergi salonu, öğrenci kulüplerinin kullanımına tahsis edilen alanlar, restoran, çok amaçlı etkinlik alanları ve benzersiz İstanbul manzarasına sahip seyir terasıyla yeni nesil bir yaşam merkezi olarak tüm İstanbullularla buluştu. Böylece, Cerrahpaşa’da, şehrin yedinci tepesi olarak tanımlanan Kocamustafapaşa Tepesi’nde bulunan görkemli yapı, yeniden İstanbulluların oldu. Bulgur Palas’ın açılışı; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Parti Meclisi üyesi Berker Esen, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, CHP’nin Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat, Zeytinburnu Belediye Başkan adayı Onur Soytürk ve Eyüpsultan Belediye Başkan adayı Mithat Bülent Özmen’in katılımlarıyla gerçekleştirildi.

“Tarihe sahip çıkmak, insan olmanın ve millet olmanın bir gereğidir, yoksa gerçekten eksik kalırız” diyen İmamoğlu, konuşmasında özetle şu ifadelere yer verdi:

“İSTANBUL’UN MİRASI BEŞ YILDIR EMİN ELLERDEDİR”

Tarihe sahip çıkmak, uygarlığın önemli bir göstergesidir. Hele hele İstanbul gibi kadim bir şehirde tarihe sahip çıkmak, aynı zamanda çok özenli davranmayı da gerektirir. Mutlaka bilimin, uzmanlığın yol göstericiliğinde hareket etmelisiniz. Ne yazık ki İstanbul’un tarihi ve kültürel mirası, bu anlamda uzun yıllar ihmal edilmiştir. Pek çok yanlış ve zararlı işler yapılmıştır. Özenli davranılmamıştır. ve İstanbul’a, tabiri caizse, gözünün nuru gibi bakmak gerekirken, sıradan davranışlar sergilenmiştir. Her alanda olduğu gibi, İstanbul’un mirasını koruma konusunda da ciddi anlamda liyakat sorunu vardı. Beş yıldır bu değişti. 2019’da bu anlamda yepyeni bir dönem başladı. ve inanınız ki bu yönüyle de birçok yönde olduğu gibi, İstanbul’un mirası beş yıldır emin ellerdedir.

“İBB MİRAS ORGANİZASYONUYLA, MUAZZAM GÜZEL İŞLER YAPIYORUZ”

İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmak üzere kurduğumuz İBB Miras organizasyonuyla, muazzam güzel işler yapıyoruz. İBB Miras markası, baştan sona uzmanlığa, tecrübeye, liyakate dayalı bir yapı ve bu yapıya azami dikkat gösteriyor. İBB mirasın başarıları restorasyonla da sınırlı değil. Tarihi alan ve eserlere yeni işlevler kazandırıp, şehir hayatının bir parçası haline getirme konusunda da dünya çapında iş yapıyor. Hemen yanı başımızdaki Yedikule Gazhanesi’ndeki dönüşüm, böyle bir dönüşüm. Yine Hasanpaşa Gazhanesi’nde elde ettiğimiz, hayata kazandırılan alanlar böyle bir dönüşüm. Açılışını yaptığımız bugün burada bulunduğumuz Bulgur Palas’ta aynı şekilde, iştirak şirketimiz KİPTAŞ koordinasyonunda, İBB Miras’ın birlikte dayanışmayla, bilgiye, sevgiye, özene dayalı ellerinde şekillenerek, bugüne gelmiştir. Burada özellikle İBB Miras gibi, KİPTAŞ’a da ayrı bir paragraf açmak isterim. Ortaya koyduğumuz bu özenli davranışı pratik bir eyleme dönüştürmek adına, farklı iştiraklerimizi bu yönde seferber etme kararlılığını gösterdik. Buranın mülkünün alınmasında ve sürecin yapılmasında azami gayret gösteren kurumumuz olmuştur KİPTAŞ.

“İBB OLARAK MİLLETİN MALINI SATMAYIZ”

Uzun yıllar Osmanlı Bankası’nın arşivinin bulunduğu bir depoydu bu bina. Bu binayı İBB olarak, 2021 yılında satın aldık. Ben şimdi buranın hikayesini halkımdan gizleyecek değilim. Benim özel yaşamımla ilgili alandan; benim ailemde eski esere, işte yapıya, bazen belgelere, sanata, resme olan ilgimi bilir, kişisel olarak hukuki alanımla ilgilenen avukatım, bir gün bir bankanın satışa çıkardığı ve çok cazip bir alan diye tariflediği bu binanın dosyasını bana gönderdi. Ben, bu dosyayı görür görmez bu neresi diye baktım. Hiç unutmuyorum aynı gün Saraçhane’den çıkıp, arabamı aşağıda Yenikapı’ya çekip, arabadan inip yukarıya doğru baktım binayı görmek için. Bina muhteşem bir bina, tepede duruyor. ya dedim, ‘Bu binayı ben nasıl görmem?’ İnanın bir gün sonra -arkadaşlarım biliyorlar- çağırdım dedim ki, ‘Bu binayı İBB’ye alıyoruz. ve o gün karar verdik bu binayı almaya. Tabii aldıktan sonra gelip gezdiğimde, ne güzel bir karar verdiğimizi görüp, çok mutlu oldum. O gün aldığımız paranın, yani şöyle söyleyeyim, bugün bana yüz katını verseler, biz burayı İBB olarak milletin malını satmayız.

“BİZE İTİNAYLA DAVRANSIN”

İnsanlar buraya Yenikapı’dan, metro durağından yürüyecek. Tramvaydan buraya yürüyecek. Yürüyüş alanlarıyla ilgili de çalışmalarımız var. Bu sahanın kazandırılmasıyla ilgili de ekstra çalışma var. Çocuk parkını yaptık. Muhtarım diyor ki, burada bir kreş talebi var. Burada olmaz ama kreşimizi bu bölgeye yakın bir yerde yapacağız muhtarım. Hiç endişen olmasın. Yenikapı’dan buraya gelirken, orada çok değerli bir arkeoloji alanımızı, bir müze olarak İstanbul’a kazandırıyoruz. Orada çalışmalarımıza başladık. Ne hikmetse TIR’ların, kamyonların buradan kaldırılarak taşınması için, Alibeyköy’de dünya para harcayarak, çok modern bir tesisi yaptık. Ama garip bir biçimde… Ben buradan kaymakamlığa olan duygumu ifade edeyim. Hala o TIR’ları, kamyonları orada muhafaza etmek adına bir gayret gösteriyorlar. Biz de çıksınlar diye uğraşıyoruz. Ama çıkaracağız eninde sonunda. Kaymakamlığa çağrı yapıyorum. Bize yardımcı olsun. Sayın Valimize de çağrı yapıyorum. Bize itinayla davransın. Orası muazzam bir park olacak. Oradan insanlar yürüyüp buraya gelecekler, burayı görecekler. Burada oturan insanlar da buraya gelen misafirlerin, o nezih insanların keyfini yaşayacak. Harala gürele bir ortam değil, tam aksine böyle çok nezih, kültür kokan, öğrenciler, dostlar, komşular bir arada çok keyifli bir zaman dilimi yaşayacaksınız.

“‘İSTANBUL SENİN’ UYGULAMASI ÜZERİNDEN BULGUR PALAS KİTAPLIK’A GİRENE İBB KÜLTÜR KAFE’DE 1 KAHVE BEDAVA”

Bu arada es geçmeyeyim. Bulgur Palas Kitaplık’ta, İBB Kültür Kafe’de, ‘İstanbul Senin’ uygulaması üzerinden giriş yaparsanız, arkadaşlarım bir kahve de ikram edecekler mi? Onu duyurmamı istediler. Ama İstanbul senin uygulaması üzerinden giriş yapacaksınız ona göre.

“BİZDEN ÖNCE İSTANBUL’UN KAMUYA AİT TARİHİ ALANLARI, YAPILARIŞAHISLARIN, İMTİYAZLI BAZI DERNEK VE VAKIFLARIN KULLANIMINA VERİLİRDİ”

Bulgur Palas, aslında bizden önceki yönetimle aramızdaki zihniyet farkını ortaya koyan çok özel örneklerden birisi. Bizden önce İstanbul’un kamuya ait tarihi alanları, yapıları, bazı şahısların, imtiyazlı bazı dernek ve vakıfların kullanımına verilirdi. Biz ise, tam tersini yapıyoruz. Kamuya ait alanları, yapıları yeniden halka açmakla kalmıyor, Bulgur Palas örneğindeki gibi, ihmal edilmiş özel mülkleri de tüm İstanbulluların yararlanabileceği hale getiriyoruz. İstiklal Caddesi’ndeki çok özel Casa Botter’i biliyorsunuz. Mutlaka gezin. Aynen orasını da öyle yaptık. Bu önemli bir anlayış farkıdır. Zihniyet farkıdır. Ahlak farkıdır. Tarihe sahip çıkmak, öyle lafla olmaz. İş yapacaksınız. İcraat yapacaksınız. Bizim yaptıklarımızı, gerekirse kopyalayacaksınız. Sorun yok, kopyalayabilirsiniz yani. Problem değil.

“İSTANBUL’UN TARİHİ MEYDANLARI, TERK EDİLMİŞ ENDÜSTRİYEL MİRAS ALANLARI, UNUTULMUŞ, DEĞERSİZLEŞMİŞ KÜLTÜR VARLIKLARI İBB MİRAS İLE TEK TEK HAYATA DÖNMEYE DEVAM EDİYOR”

İBB Miras’ın hassas çalışmaları ve ince işçiliğiyle, 19 tarihi türbeyi restore ettik. Görseniz o türbelerin teslim aldığınızdaki halini; içler acısı. Her biri önemli şahsiyetler, önemli insanlar. 588 tarihi mezar ve hazineyi restore ettik. Liyakatli bir ekiple bunları yaptık. 42 tarihi caminin rutin olarak bakımını gerçekleştiriyoruz. Yine 63 anıt eser ve sivil mimarlık eserini, 34 kamusal sanat eserini restore ettik. Bugüne kadar tam 943 miras alanını koruma altına aldık. İstanbul’un yıllardır suyu akmayan 197 tarihi çeşmesinin, bakım ve onarım çalışmalarını tamamlayıp, suya kavuşturduk. Bizim bu suya kavuşturmamızla dalga geçtiler. Şimdi aynı projeyi valilik açıklıyor. Ben de memnun olduğumu dile getiriyorum. Çünkü biz; tarihine, geçmişine, bu medeniyet beşiği şehrimize sahip çıkmanın çok asil bir sorumluluk olduğunu biliyoruz. Bu sorumluluk, sadece bu şehrin insanlarına değil, sadece milletimize değil, inanınız bütün insanlığa karşı sorumluluğumuz. Onun için İstanbul’un tarihi meydanları, terk edilmiş endüstriyel miras alanları, unutulmuş, değersizleşmiş kültür varlıkları İBB Miras ile tek tek hayata dönmeye devam ediyor.

“İSTANBUL, TARİHİNİN EN ÇOK RESTORASYON YAPILAN DÖNEMİNİ YAŞIYOR”

İstanbul, tarihinin en çok restorasyon yapılan dönemini yaşıyor. İstanbul’un çehresini değiştiriyoruz. İstanbul’un tarihi ve turistik değerlerine yeniden, daha güçlü bir şekilde kazandırıyor, aynı zamanda değer katıyoruz. Bugün İstanbul’un hizmet alması için farklı görüşleri olanlar var. Ne diyorlar? İlla hükümetle belediye, aynı partiden olmalıymış. Bak sen. Bak sen. Seçim yapmayalım o zaman. Muhtarlar da gitsin otursun evinde. İstiyor ki, her şeyi ona teslim edelim. Neyse; biz onu yavaş yavaş emekli etmeye hazırlanıyoruz. Merak etmesin. Yıllarca İstanbul’u, hükümetle el ele yönettiler. O şımarıklık, o kibir, İstanbul’un her köşesini ihmale boğdu. Sarayburnu’na gidin; biblo gibi şimdi. Çöplüktü. Beyazıt çöplüktü, biblo gibi.Haliç kıyıları pırlanta gibi, yemyeşil. Öyle değil mi? Bakın sadece burayı anlatıyorum. İşte Bulgur Palas, Beyazıt Meydanı… ya kara surlarının içine yüzlerce kamyon çöp yığdılar, çöp. Şimdi pırıl pırıl. Onun için işi bilene, ehline verince bu işler güzel oluyor. O bakımdan demokrasiye inancını kaybetmiş insanlara, demokrasiyi güçlü şekilde hatırlatacağız.  Nerede? Az kaldı. 31 Mart’ta sandıkta. Bu sandığı biz çok seviyoruz.

“25 YILDA YAPAMADIKLARINI, BİZ 5 YILDA YAPTIK”

Farkında mısınız; İstanbul’un bu 5 yılını, son 25 yılla kıyaslıyorlar. Olsun, kıyaslasınlar. Çünkü o 25 yılda yapamadıklarını, biz 5 yılda yaptık. Gururla anlatıyoruz. Hükümet, belediye el ele olduğu dönemde, bizim yaptığımız kadar metroyu yapamadılar. Yeni metroları biz yapacağız, yapmamamız için imzayı erteliyorlar. 31 Mart’ta, demokrasi dersini alsın, bak bir hafta içinde imzalayacak. Göreceksiniz. Yapamazlar. Çünkü niye yapamazlar biliyor musunuz? Bunlar şöyle bakıyorlar, ‘Bizden mi onlardan mı!’ Bu milletin hepsi bizim. Anlayamadılar bunu hala. Biz, insanı insan olduğu için çok seviyoruz. Vatandaşları, ‘Bize oy verenler vermeyenler’ diye bölenlerin yaptığı işten var ya, kimseye hayır gelmez kardeşim. Biz kocaman bir aile, bir arada yaşardık. Benim babamın malı başkaydı, amcamın malı başka. Hiçbiri benim değildi, hep ‘bizim’ derdik. Ben çocukken öyle büyüdüm. Allah nasip etti, şimdi İstanbul’da da ‘İstanbul hepimizin’ diyoruz. Çocukluktan gelen terbiyenin böyle bir güzelliği varmış demek.

“ATOM KARINCAYI DA GEÇERİM”

Biz; tarihimizi, inançları, dini ve milli duyguları istismar etmeden, 16 milyon İstanbulluyu eşit ve değerli kabul eden bir anlayışla devam edeceğiz çalışmaya. Hem de çok çalışacağız, onu söyleyeyim. Yani ben artık, ‘atom karınca’ diyorum ama, atom karıncayı da geçerim, onu söyleyeyim. Durmak yok. Biz, tarihimizi bu anlamda daha da güzel günlere eriştireceğiz. Emanetlerimizi, bu milleti birleştiren, bütünleştiren, manevi köprüleri, duygusal bağları güçlendirip, büyütmeye devam edeceğiz. Gönülleri kazanmaya devam edeceğiz. Bizim yolumuz, sevginin ve kardeşliğin yoludur. Bizim yolumuz, adalet ve eşitliğin yoludur. Onun için siz de diyorsunuz ya, ‘Tam yol ileri’ yolumuzdur. Hak, hukuk ve adaletli bir dünya; hak, hukuk ve adaletli bir Türkiye ve İstanbul var etmek için, bu şehrin sorumlulukları var. Onu yerine getireceğiz. İstanbul’a, ayrı bir renk katacak olan Bulgur Palas’ın açılışında sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum. Emeği geçen herkese, başta KİPTAŞ’a ekibine, Genel Müdürü’ne, İBB miras ekibine ve İBB mirasın kuruluştan bugüne çok emeği geçmiş olan geçmiş olan Mahir Polat arkadaşıma teşekkür ediyorum. Ekibine, Oktay Bey’e teşekkür ediyorum. Fatih ilçemize ve İstanbul’umuza hayırlı ve uğurlu olsun.

İmamoğlu ve beraberindeki heyet, açılış töreninin ardından Bulgur Palas ve çevresini gezdi.

BULGUR PALAS KAPILARINI, “MAGNUM İSTANBUL’DA” SERGİSİYLE AÇIYOR

Yapımı 1912 yılına tarihlenen ve İtalyan Mimar Giulio Mongeri’nin imzasını taşıdığı düşünülen Bulgur Palas, dünyadaki toplumsal değişimlerin görsel hafızasını, bir sergi aracılığıyla da İstanbullularla bir araya getirdi. Dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum Photos ve İBB’nin kalıcı iş birliğiyle, Magnum’un 77. yıl özel sergisi “Magnum İstanbul’da” ile kapılarını açan görkemli yapı; kültür ve sanat etkinliklerinin yanı sıra, eşsiz İstanbul manzaralı seyir terasıyla şehrin yeni cazibe merkezi olacak. “Magnum İstanbul’da” sergisi, bazıları dünyanın en ikonik fotoğrafları arasında değerlendirilen 200’ün üzerinde eserden oluşuyor. Sergide; Jonas Bendiksen, Henri Cartier-Bresson, Cornell ve Robert Capa, Ara Güler, David Seymour, Olivia Arthur, Raymond Depardon, Bieke Depoorter, Elliott Erwitt, Stuart Franklin, Leonard Freed, Eve Arnold, Paul Fusco, Cristina Garcia Rodero, Burt Glinn, Jim Goldberg, Marilyn Silverstone, Sergio Larrain, Susan Meiselas, Wayne Miller, Marc Riboud, Alessandra Sanguinetti, Chris Steele-Perkins, Dennis Stock ve Alex Webb gibi önemli fotoğrafçıların da aralarında bulunduğu 70 sanatçının çalışmaları yer alıyor. Eserleri TIME, New York Times, Washington Post, Der Spiegel, Le Monde, Paris Match, Newsweek gibi dünyaca ünlü medya kuruluşlarınca yayınlanan; World Press Photo Multimedia yarışmalarında jüri üyeliği yapan Emin Özmen’in fotoğrafları da “Magnum İstanbul’da” sergisinde özel bir bölüm olarak karşımıza çıkıyor.

Pazartesi hariç, her gün 10.00 – 19.00 arası ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek olan Bulgur Palas’ın kütüphanesi ise, her gün 22.00’ye kadar açık olacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir