Yunanistan’da iş cinayetleri arttı: ‘Katliamın sorumluları belli’
LEFKOŞA – Son yıllarda kemer sıkma politikaları ve ‘neoliberal reçeteler’ ile yoluna devam eden Yunanistan’da, iş cinayetleri sayısında artış yaşandı. Yunanistan basınının aktardığına göre son bir yılda, bir hafta boyunca ortalama ölümle sonuçlanan iki iş kazası kayda geçti. İş cinayetlerindeki artışa dikkat çeken Yunanistan Komünist Partisi (KKE), emekçilerin güvensiz ortamlarda çalıştığını söyleyerek hükümete tepki gösterdi. KKE’nin yayın organı Rizospastis’te yer alan haberde, “21’inci yüzyılda iş cinayetleri fikri ile uzlaşmak mümkün değil” denildi.
‘RAKAMLAR ENDİŞE VERİCİ’
902.gr ve muhalif haber kaynaklarında yer alan ilgili haberlere göre, 2023 yılında Yunanistan hükümetine bağlı İş Müfettişliği, emekçilerin başrolde olduğu 103 ölümcül ‘kazayı’ rapor etti. Son bir yıldaki 103 iş kazası, haftada iki emekçi ölümüne tekabül ediyor. Uzmanlara göre, kemer sıkma önlemlerinin uygulanmasından önce göreceli olarak güvenlikli çalışma koşullarının var olduğu Yunanistan için bu rakam oldukça endişe verici.
Bazı araştırmacılar ise asıl rakamın daha yüksek olduğuna işaret ediyor. Buna göre, resmi olarak kayıtlara ‘iş cinayeti’ olarak geçmeyen ölümlerle beraber Yunanistan’da geçtiğimiz yıl boyunca iş başında hayatını kaybeden emekçilerin sayısı 182’yi buldu.
HASTALIKLAR KAYIT ALTINA ALINMIYOR
İş Müfettişliği’nin verileri iş cinayetlerinde inşaat sektörünün ‘lider’ pozisyonda olduğunu gösteriyor. Buna göre, son bir yıl içerisinde Yunanistan genelinde inşaat sektöründe 20’ye yakın emekçi iş cinayetleri nedeniyle öldü. Bu arada, iş cinayetlerini mercekleri altına alan uzman ve yorumcular, hükümetin çalışma ortamındaki olumsuzlukların yol açtığı hastalıkların kayıt altına alınmadığını vurguluyor. Uzmanlara göre, Yunanistan’da çalışma ortamı kaynaklı hastalıklar, sakatlıklar ve psikolojik sorunlar belgelenmiyor. Bu nedenle emekçilerin karşılaştığı sorunların üzerine gidilemiyor.
‘İNSANLAR KURBAN VERİLİYOR’
KKE’nin yayın organı Rizospastis, yüzlerce emekçi ölümünün Miçotakis hükümetinin uyguladığı neoliberal politikalar ile ilişkili olduğunu vurguladı. İlgili baş yazıda, hükümetin geçtiğimiz yılda emekçilerin haklarını törpüleyen yeni inisiyatifleri gündeme taşıdığını hatırlatıldı. Yasalar ile Yunanistan’da emekçilerin günde 13 saate kadar çalışmalarının önünün açıldığına işaret edilen yazıda, hükümeti bu durumu ‘esnek çalışma formatı’ olarak sunduğu belirtildi. Yazıya göre Miçotakis hükümeti ayrıca, emeklilik sonrası çalışmanın şartlarını da kolaylaştırmış durumda.
Rizospastis, hükümetin yeni adımlarını, “Hayatlarını kazanmak için evlerinden çıkan işçiler ya hastanelik oluyor ya da -daha da kötüsü- hayatlarını kaybediyor. (Veriler) bir yıl daha onlarca insan hayatının kâr sunağında kurban edildiğini gösteriyor” sözleri ile eleştirdi.
Yazıda, şu ifadelere yer verildi: “İş yerlerinde yaşanan katliamın sorumluları belli: İşverenler, onların hükümetleri ve devleti. İşçi sınıfı işte ilan edilmemiş savaşla mücadele etmek zorunda. Ve sendikalar aracılığıyla verdiği mücadele olmasa durum çok daha kötü olacaktı. Bu mücadelenin odağında etkili koruma önlemleri talebi yer almalı. Önleme ve koruma araçlarının çok daha sofistike olduğu bir dönemde, her yıl onlarca ölü ve sakat işçinin başrolünde olduğu ‘kazalar’ fikri ile uzlaşmak mümkün değil.”
YETERSİZ DENETLEME
KKE’nin yayın organı, iş cinayetleri ile ilgili olarak bir başka önemli noktanın da altını çizdi. Gazeteye göre, kemer sıkma tedbirlerinin gündemde olduğu dönemde Yunanistan’da yeterli iş denetimi gerçekleştirilmiyor. 2023 yılında Yunanistan genelinde 25 bin 900 İş Sağlığı ve Güvenliği teftişi kayıtlara geçti. Rizospastis’e göre bu rakam yetersiz. Zira ülke genelinde iş yerlerinin verimli bir şekilde denetlenmesi için, mevcut denetimci sayısı söz önünde bulundurulduğunda 13 yıla ihtiyaç duyulmakta.
Yunanistan, 2008 yılının sonlarına doğru ekonomik iflas tehlikesi ile karşı karşıya geldi. 2009’dan itibaren iflas tehlikesi ile mücadele etmek ve ülkeyi Euro Bölgesi’nde tutmak için çaba sarf eden hükümetler, yabancı kreditörlerden aldıkları borçlarla ulusal ekonomiyi ayakları üzerinde tutmaya çalıştı. Muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi ve ılımlı sol çizgideki PASOK’un liderliğindeki hükümetler, kreditörlerin şart koştuğu kemer sıkma önlemlerini toplumun geniş kesimlerinin tepkisine rağmen uygulamaya soktu. 2015-2019 döneminde iktidarda olan sol çizgideki SYRIZA da aynı stratejiyi benimsedi. Uzmanlara göre, kemer sıkma politikalarının uygulamada olduğu dönemde ülke genelinde çalışma şartları gözle görülür bir şekilde kötüleşti. Söz konusu gelişme sonucu çok sayıda insan sağlık sorunları ile karşı karşıya geldi.